Sistemik
lupus eritematozus nedir?
Sistemik lupus
eritamatozus (SLE) deri, eklemler, kan, böbrekler ve beyin gibi vücudun farklı
organlarını tutabilen kronik otoimmün bir hastalıktır. Kronik tanımı SLE’nin uzun
süre devam eden bir hastalık olduğunu ifade eder. Otoimmün tanımı ise, vücudun
bakteri ve virüsler yerine kendi dokusuna saldırması anlamına gelir.
Bu hastalığa
sistemik lupus eritamatozus isminin verilmesi 20. yüzyılın başlarına
dayanmaktadır. “Sistemik” vücudun birçok organının tutulduğunu, latince kurt
kelimesinden köken alan “Lupus” karakteristik kelebek döküntünün kurdun
yüzündeki beyaz işaretlere benzerliğini, Yunanca kırmızı anlamına gelen “Eritamatozus”
ise deri döküntüsünün kızıllığını tanımlamak için kullanılır.
Sistemik
lupus eritematozusun sıklığı nedir?
SLE yılda bir
milyonda 5 çocuğu etkileyen seyrek bir hastalıktır. Ergenlik öncesi seyrek
görülen SLE’nin 5 yaşından önce ortaya çıkması ise oldukça nadirdir.
Hastalık en çok
doğurgan çağdaki kadınları (15-45 yaş) etkiler. Bu yaş grubunda kadın erkek
oranı dokuza birdir. Ergenlik öncesi çocuklarda hastalığa yakalanan erkek
çocukların oranı erişkinlere oranla daha yüksektir.
Sistemik
lupus eritematozusun nedenleri nelerdir?
SLE’nin esas nedeni
bilinmemektedir. SLE hakkında bilinen, otoimmün bir hastalık olduğudur. Bu
hastalıkta sorun bağışıklık sisteminin (immün sistem) vücuda yabancı olan ile
kendi doku ve hücreleri arasındaki farkı ayırt etme yeteneğindeki bozukluktur.
Bağışıklık sistemi yanlışlıkla kişinin normal hücrelerini yabancı olarak algılayan
otoantikorlar yapar. Bunun sonucunda bazı organlarda (eklemler, deri, böbrek
vs.) inflamasyona (bir çeşit iltihap) neden olan otoimmün bir reaksiyon ortaya
çıkar. Bu reaksiyon sonucu vücut kısımları, örneğin eklemler sıcak, şiş ve
bazen hassas hale gelir. SLE’deki bu kendi doku ve hücrelerine karşı oluşan
bağışıklık cevabı uzun sürerse dokular hasar görür ve işlevleri bozulur. Bu
nedenledir ki SLE’de tedavinin temel amacı bu aşırı bağışıklık cevabını
baskılamaktır.
Değişik çevresel
faktörlerle birlikte çok sayıda kalıtımsal risk faktörünün anormal bağışıklıktan
sorumlu olduğu düşünülmektedir. Uygun genetik yatkınlığı olan bir çocukta
ergenlikteki hormonal düzensizliklerin veya güneş ve bazı ilaçlar gibi çevresel
faktörlerin SLE’yi tetikleyebildiği bilinmektedir.
Sistemik
lupus eritematozus kalıtsal mıdır?
SLE anne-babadan
doğrudan çocuklara geçmediği için tam bir kalıtsal hastalık değildir. Bununla
birlikte, çocuklara ebeveynlerinden henüz bilinmeyen bazı genetik faktörler
geçebilir. Annesi SLE olan bir çocukta mutlaka SLE gelişmez, ancak diğer çocuklara
oranla otoimmün hastalıklara daha yatkın olabilirler. SLE ‘li çocukların
akrabalarında SLE ya da başka bir otoimmün hastalık olması şaşırtıcı değildir,
ancak aynı ailede iki çocuğun birden SLE olması seyrektir.
Sistemik
lupus eritematozus önlenebilir mi?
SLE ‘nin sebebi
bilinmemektedir, ama genetik yatkınlık ve bazı çevresel faktörlere maruz
kalmanın birlikte hastalığı tetiklemesi olasıdır. SLE önlenemeyebilir, ancak etkilenmiş
çocuğun hastalığı başlatabilen veya hastalığın alevlenmesine yol açan bazı
durumlardan kaçınması sağlanabilir.
SLE’nin alevlenmesini
tetikleyen durumlar nelerdir?
Her zaman alevlenmeyi tetikleyen durumları
bilmek mümkün olmaz. En sık tetikleyici durumlar şunlardır:
- Güneş
ışığına maruz kalmak
- İnfeksiyonlar
- Duygusal stresler
- Tedaviye
uyumsuzluk
- Östrojen
düzeyleri/puberte
Sistemik
lupus eritematozus bulaşıcı mıdır?
SLE bulaşıcı
değildir, kişiden kişiye enfeksiyon gibi geçmez.
Sistemik
lupus eritematozusun başlıca belirtileri nelerdir?
Hastalık sıklıkla
haftalar, aylar ve hatta yıllar içinde yavaş yavaş ortaya çıkabilir. SLE’li
çocuklarda yorgunluk ve kırgınlık gibi genel yakınmalar en sık başlangıç
şikayetleridir. Hastaların çoğunda aralıklı veya sürekli ateş, kilo kaybı ve iştah
azalması vardır.
Zamanla birçok
çocukta bir veya birkaç organın tutulumunun yol açtığı özgün yakınmalar gelişebilir.
Deri ve mukozal tutulum çok yaygındır. Bunların arasında değişik deri
döküntüleri, ışığa duyarlılık (güneş ışığının döküntüyü tetiklemesi) ile burun
ve ağız içinde (mukoza) ülserler bulunabilir. Burun etrafında ve yanaktaki
tipik “kelebek” döküntü, etkilenmiş çocukların üçte biri ile yarısında görülür.
Bazen saç dökülmesi (alopesi) olur. Bazı çocuklarda ise soğukta parmak
uçlarında önce kızarma, beyazlaşma, sonra morarma şeklinde renk değişimi ortaya
çıkar (Raynaud fenomeni).
Yakınmalar arasında
eklem şişliği ve katılığı, kas ağrısı, kansızlığa bağlı şikayetler, baş ağrısı,
havale ve gögüs ağrısı da olabilir. SLE’li
çocukların çoğunda değişik derecelerde böbrek tutulumu olur ve bu tutulum
hastalığın seyrini belirleyen başlıca faktördür. Böbrek tutulumunun en yaygın belirtileri kan
basıncı yüksekliği, idrarda kan ve özellikle ayak, bacak ve göz kapaklarında şişliktir.
Hastalık
her çocukta aynı mıdır?
SLE yakınmaları
olgular arasında çok değişkenlik gösterebilir. Bu yüzden çocukların her birinin
kliniği ve yakınma listesi farklıdır. Yukarıda açıklanan belirtiler hastalığın
ya başlangıcında ya da hastalık seyrinin herhangi bir döneminde olabilir.
Çocuklardaki
SLE yetişkinlerdekinden farklı mıdır?
Genellikle
çocuklardaki ve yetişkinlerdeki SLE kliniği birbirine benzer, ancak çocuklarda
biraz daha ağır seyredebilir.
Sistemik
lupus eritematozus tanısı nasıl konur?
SLE tanısı diğer
hastalıklar dışlandıktan sonra belirtiler (ağrı gibi), bulgular (ateş gibi) ve
test sonuçlarının birleştirilmesiyle konur. SLE’i diğer hastalıklardan ayırt
etmeyi kolaylaştırmak için Amerikan Romatizma Derneği tarafından hazırlanan 11
maddeden oluşan tanı kriterlerinden yararlanılır. Bu kriterler SLE hastalarında
gözlenen bazı yaygın belirti ve bulguları yansıtır. Kesin tanı için hastalığın
başından itibaren hastada bu 11 kriterden en az 4’ünün bulunması gereklidir.
Fakat deneyimli doktorlar 4 kriterden daha azı bulunsa da SLE tanısı
koyabilirler.
Sistemik
lupus eritematozusta testlerin önemi nedir?
Laboratuar
testleri SLE tanısını koymada ve herhangi bir iç organın tutulup tutulmadığını
anlamada yardımcıdır. Düzenli kan ve idrar tetkikleri yapılarak hastalığın gidişi
ve şiddeti izlenir. Ayrıca kullanılan ilaçların etkisi ile oluşabilecek yan
etkiler değerlendirilir. SLE’de yapılması gereken çok sayıda laboratuar testi
vardır.
Sistemik
lupus eritematozusun tedavisi/ şifası mümkün müdür?
Günümüzde SLE için şifa mümkün değildir, ancak SLE’li çocukların büyük
bir çoğunluğu başarıyla tedavi edilebilir. Tedavi komplikasyonları önlemeyi ve
aynı zamanda hastalığın belirti ve bulgularını iyileştirmeyi amaçlar. İlk SLE
tanısı konduğunda hastalık genellikle çok aktiftir. Bu aşamada hastalığı kontrol
etmek ve organ hasarını önlemek için yüksek dozda ilaç kullanımı gerekebilir.
Çoğu çocukta SLE alevlenmeleri tedavi ile kontrol altına alınır ve hastalık
tedavi gerektirmeyecek şekilde iyileşme dönemine girebilir ya da çok az tedavi
ile devam edebilir.
Tedavi kişiselleştirilmelidir. Bu, tedavi planının hastalığın
belirtileri, şiddeti, hastanın yaşı ve yaşam tarzına göre yapılması demektir.
Tedavi zamanla değiştirilebilir. Tedavi ile;
- Şişlik
ve ağrının azaltılması
- Lupus
belirti ve bulgularının azaltılması
- Alevlenmelerin
azaltılması/önlenmesi
- Bağışıklık
sisteminin sakinleştirilmesi
- Eklem
hasarının azaltılması/önlenmesi amaçlanır
Sistemik
lupus eritematozusun tedavisi nelerden oluşur?
SLE’nin
belirtilerinin büyük çoğunluğu aşırı bağışıklık cevabı ile oluşan inflamasyona dayalıdır.
Dolayısıyla tedavi bu inflamasyonu azaltmayı amaçlar. SLE’li çocukların
tedavisinde neredeyse evrensel olarak kullanılan 4 grup ilaç vardır:
·
Steroid olmayan
iltihap giderici ilaçlar (NSAİİ'lar) eklemlerdeki inflamasyon ve ağrıyı kontrol
etmekte kullanılırlar.
·
Hidroksiklorokin
gibi sıtma tedavisinde kullanılan ilaçlar SLE ‘nin bazı deri döküntülerinin
tedavisinde çok yararlıdır. Bu grup ilacın etki gösterebilmesi için birkaç ay
geçmesi gerekebilir. SLE ile sıtma arasında bilinen bir ilişki yoktur.
·
Prednizon ve
prednizolon gibi kortizon türevleri inflamasyonu azaltmak ve bağışıklık
sisteminin aktivitesini bastırmak için kullanılırlar ve SLE’nin temel tedavisini
oluştururlar. Başlangıçtaki hastalık kontrolü genellikle haftalar veya aylar
süren günlük glukokortikoid (kortizon) kullanımı olmaksızın sağlanamaz ve çoğu
çocukta bu ilaçları yıllarca kullanmak gerekir. Glukokortikoidlerin başlangıç
dozu ve uygulama sıklığı hastalığın şiddetine ve etkilenen organ sistemlerine
bağlıdır. Bu tedavinin ilk günlerinde hasta, belirgin bir iyilik hali ve
enerjide artış yaşayacaktır.
·
Azatioprin ve
siklofosfamid gibi bağışıklık sistemini baskılayıcı ajanlar glukokortikosteroid
ilaçlardan farklı bir yolla etki ederler. İnflamasyonu baskılarlar ve aynı
zamanda bağışıklık cevabını azaltırlar. Bu ilaçlar tek başına kortizon tedavisi
ile hastalık kontrol altına alınamıyorsa, kortizona bağlı yan etkiler ortaya çıktıysa
veya kortizon ile birlikte kullanmanın daha iyi olabileceği durumlarda tedaviye
eklenirler. Damar içi bolus siklofosfamid tedavisi ağır böbrek tutulumu olan
çocuklarda ve ayrıca ciddi SLE problemlerinin belli tiplerinde kullanılır.
·
İntravenöz
immunglobulinler ciddi organ tutulumu ve kan damarları inflamasyonu (vaskülit)
varlığında kullanılabilir.
·
Biyolojik ilaçlar
otoantikorların üretimini ya da özgül bir molekülün etkisini bloke eden
ajanları içerirler. SLE’deki kullanımları hala deneyseldir.
İlaç
tedavisinin yan etkileri nelerdir?
SLE tedavisinde
kullanılan ilaçlar çok etkilidir, ancak çeşitli yan etkilere yol açabilirler:
·
NSAİİ'lar mide rahatsızlığı (yemekten sonra alınmalıdırlar),
ciltte kolay morarma ve nadiren böbrek ya da karaciğer fonksiyonlarında değişiklik
gibi yan etkilere neden olabilirler.
·
Sıtma ilaçları
gözün retinasinda değişiklere neden olabilirler. Bu nedenle, hastaların göz
hekimi tarafından yılda ortalama 2 kez muayene edilmeleri gerekir.
·
Glukokortikosteroidler,
hem kısa hem uzun dönemde birçok yan etkiye neden olabilirler. Yüksek dozlarda
ve uzun süre kullanıldıklarında yan etki riskleri artar. Glukokortikosteroidlerin
başlıca yan etkileri :
o
Dış görünüşte değişiklikler
(kilo alma, tombul yanaklar, kıllanma artışı, deride mor çizgilenmeler, sivilce
ve kolay çürüme).
o
Özellikle
tüberküloz ve suçiçeği gibi enfeksiyonların görülme riskinde artış: Glukokortikosteroid
alan bir çocuk suçiçeği ile karşılaşırsa en kısa sürede bir doktora
görünmelidir.
o
Dispepsi (hazımsızlık)
veya yanma gibi mide problemleri: Bu problem ülser ilaçları kullanılmasını
gerektirebilir.
o
Kan basıncı
yükselmesi
o
Kas güçsüzlüğü
(çocuklar sandalyeden kalkmakta ya da merdiven çıkmakta güçlük çekebilirler).
o
Özellikle şeker
hastalığına genetik yatkınlık varsa şeker metabolizmasında bozukluk
o
Depresyon ve diğer
duygu durum bozukluklarını içeren değişiklikler
o
Göz merceğinin
bulutlanması (katarakt) ve glokom gibi göz problemleri.
o
Kemiğin incelmesi
(osteoporoz ): Bu yan etki egzersizle, kalsiyumdan zengin gıdalarla, dışarıdan
kalsiyum ve vitamin D takviyesiyle azaltılabilir.
o
Büyüme baskılanması
Bilinmelidir ki
glukokortikosteroid yan etkilerinin çoğu geri dönüşümlüdür ve doz azaltıldığında
ya da ilaç kesildiğinde ortadan kalkar.
·
Bağışıklık baskılayıcı
ilaçların ciddi yan etkileri de vardır ve bu ilaçlar kullanan çocuklar doktor
tarafından dikkatle izlenmelidir.
Sistemik
lupus eritematozusun tedavisi ne kadar sürmelidir?
Hastalık devam
ettiği sürece tedavi sürdürülmelidir. SLE’li çocukların çoğunda tanıdan sonraki
ilk birkaç yıl içinde güç olsa da uzun vadede steroidlerin tamamen
kesilebileceği konusunda ortak karara varılmıştır. Uzun dönem çok düşük doz
idame glukokortikosteroid tedavisi bile hastalığın alevlenme eğilimini en aza
indirebilir ve hastalığı kontrol altında tutabilir. Çoğu hasta için uzun süre düşük
doz glukokortikosteroid kullanmak alevlenme riskini göze almaktan daha iyidir.
Alternatif
/ tamamlayıcı tedavinin yeri nedir?
SLE için mucize
tedaviler söz konusu değildir. Günümüzde hastalara pek çok alternatif tedavi
sunulmaktadır ve kişinin kalitesiz tıbbi tavsiyeler ve bunların getirileri
üzerinde dikkatle düşünmesi gerekmektedir. Eğer alternatif tedavi görmek
istiyorsanız önce pediatrik romatoloğunuza danışın.
Pek çok hekim, tıbbi
tedavilere uyduğunuz sürece zararsız şeylerin denenmesine karşı olmayacaktır.
Çoğu alternatif tedavi hastanın vücudunun temizlenmesi için ilaç bırakmasını ister,
bu nedenle de sakıncalıdır. SLE’yi kontrol altında tutmak için glukokortikosteroid
gibi ilaçların alınması gerekiyorsa hastalık sürdüğü halde tedaviyi bırakmak çok
tehlikeli olacaktır.
Ne gibi
kontrol muayeneleri gereklidir?
Sık kontroller önemlidir,
çünkü SLE’de ortaya çıkan durumların çoğu erken saptanırsa önlenebilir ya da
daha kolay tedavi edilebilir.
SLE’li çocukların
düzenli olarak kan basıncı ölçümü, idrar analizi, tam kan sayımı, kan şekeri
analizi, pıhtılaşma testleri, kompleman ve anti-DNA antikor ölçümleri yapılmalıdır.
Bağışıklık baskılayıcı ilaçlarla tedavi süresince kemik iliği tarafindan
üretilen kan hücre düzeylerinin çok fazla düşmediğinden emin olmak için düzenli
kan tetkikleri yapılması zorunludur. İdeal olan, SLE’li çocuğun izleminden
sorumlu tek bir doktorun, mümkünse bir çocuk romatoloğunun, olmasıdır.
Gerektiğinde diğer uzmanlıklara danışılabilir. Deri hastalıkları (pediatrik
dermatolog), kan hastalıkları (pediatrik hematolog), sosyal hizmet ve beslenme
uzmanları, psikologlar ile diğer sağlık sektörü çalışanları da SLE’li çocuklarn
bakımına katkıda bulunur.
Hastalık
ne kadar sürer?
SLE yıllarca
süren, alevlenme ve iyileşme dönemleriyle giden uzun bir seyir gösterir. Her
bir hastada hastalık seyrinin nasıl olacağını kestirmek, genellikle çok güçtür.
Hastalık herhangi bir zamanda, kendiliğinden ya da bir enfeksiyona veya başka
bir bilinen olaya ikincil olarak alevlenebilir. Dahası kendiliğinden iyileşme
görülebilir. Alevlenme ya da iyileşme dönemlerinin ne kadar süreceğini önceden
kestirmenin bir yolu yoktur.
Hastalığın
uzun dönemli sonuçları nelerdir?
Glukokortikosteroidler
ve bağışıklık baskılayıcı ilaçların erken ve doğru kullanımıyla SLE’nin seyri
şaşılacak derecede düzelebilir. Çocuklukta başlayan SLE’si olan hastaların çoğu
oldukça iyidir. Yine de hastalık hayatı tehdit edici derecede ağır olabilir ve
ergenlik boyunca ve yetişkinlikte de aktif kalabilir.
SLE’nin
çocukluktaki seyri iç organ tutulumunun şiddetine bağlıdır. Belirgin böbrek ve
merkezi sinir sistemi tutulumu olan çocuklarda yoğun tedavi uygulamak gerekir.
Aksine hafif döküntü ve artrit kolayca kontrol altına alınabilir. Bununla
birlikte her çocukta hastalığın gidişini tahmin etmek güçtür.
Tamamen
iyileşmek mümkündür?
Eğer hastalığın
tanısı erken konur ve erken evrede uygun tedavi edilirse sıklıkla yatışır ve
sonunda iyileşme dönemine girer. Bununla birlikte bahsedildiği üzere SLE tahmin
edilmesi güç bir kronik hastalıktır ve SLE tanısı alan çocukların önemli bir kısmı
devamlı ilaç kullanırlar ve tıbbi gözetim altında tutulurlar.
Hastalık
çocuğun ve ailenin günlük hayatını nasıl etkiler?
SLE’li bir çocuk
tedavi edildiği zaman normal
sayılabilecek bir yaşam tarzı sürdürebilir. Tek istisna olarak aşırı güneş ışığına
maruz kalmamaları gerekir. Çünkü bu SLE’yi tetikleyebilir ve daha kötü
yapabilir. SLE’li çocuk gün boyu plajda kalamayabilir ya da güneşte, havuz
kenarında oturamayabilir. 10 yaşını geçen çocuklar için ilaçlarını almak ve kişisel
bakımlarıyla ilgili tercihler yapmak konusunda giderek daha fazla sorumluluk
almaları önemlidir.
Çocuk ve ailenin
olası bir atağı tanıyabilmeleri için SLE’nin belirtilerinin farkında olmaları
gerekir. Kronik yorgunluk ve isteksizlik gibi bazı belirtiler atak sona
erdikten sonra aylarca kalıcı olabilir, hatta hiç geçmeyebilir.
Bu engelleyici
faktörlerin de hesaba katılarak çocuğu mümkün olduğunca yaşıtlarıyla birlikte
aktivitelere katılması için desteklemek gerekir.
Çocuk okula
gidebilir mi?
SLE’li çocuklar
şiddetli aktif hastalık dönemleri dışında okula gidebilirler ve gitmelidirler.
Eğer merkezi sinir sistemi tutulumu yoksa SLE genellikle çocuğun öğrenme ve düşünme
yetisini etkilemez. Merkezi sinir sistemi tutulumu ile birlikte konsantrasyonda
ve hatırlamada güçlükler, baş ağrıları ve duygu-durum değişiklikleri gibi
sorunlar görülür. Bu olgularda eğitim için başka seçenekler düşünülmelidir.
Genel anlamda
çocuk hastalığı elverdiğince müfredat dışı yarışmalı aktivitelere katılmaya
özendirilmelidir.
Çocuk spor
yapabilir mi?
Genel aktivitenin
kısıtlanması genellikle gereksiz ve arzu edilmeyen bir durumdur. Hastanın
iyileşme dönemleri boyunca çocuğun düzenli egzersiz yapması desteklenmelidir.
Yürüme, yüzme, bisiklete binme ve diğer aerobik aktiviteler önerilir. Çocuk
kendini tüketircesine egzersiz yapmaktan kaçınmalıdır. Hastalığın alevlenme
döneminde egzersiz kısıtlanmalıdır.
Diyet ayarlanması
gerekir mi?
SLE’yi iyileştirebilen
özel bir diyet yoktur. SLE’li çocuklar sağlıklı ve dengeli beslenmelidir. Eğer
glukokortikosteroid alıyorlarsa yüksek tansiyondan korunmak için tuzdan fakir,
şeker hastalığından ve kilo alımınndan korunmak için şekerden fakir
beslenmelidir. Ek olarak osteoporozun engellenmesine yardımcı olmak için
diyetleri kalsiyum ve D vitamini ile desteklenmelidir. Başka hiçbir vitamin
takviyesinin SLE’ye yardımcı olabileceği bilimsel olarak gösterilmemiştir.
İklim
hastalığın seyrini etkiler mi?
Güneş ışığına
maruz kalınması yeni deri döküntülerinin gelişimine neden olabilir ve üstelik
SLE aktivitesinde alevlenmelere yol açabilir. Bu problemi önlemek için çocuk
her dışarı çıktığında koruyuculuğu yüksek olan güneş kremleri vücudunun açıkta
kalan bütün bölümlerine sürülmelidir. Güneş kreminin cilde daha iyi işlemesi ve
kuruması için dışarı çıkmadan en az 30 dakika önce uygulanması gerektiği hatırlanmalıdır.
Güneşli bir günde güneş kremi her 3 saatte bir uygulanmalıdır. Bazı güneş
kremleri suya dayanıklıdır, fakat banyodan ve yüzmeden sonra tekrar uygulanması
önerilir. Bulutlu günlerde bile geniş kenarlı şapka ve uzun kollu giysiler gibi
güneşten koruyucu kıyafetler giyilmelidir. Çünkü UV ışınları bulutlardan
kolayca geçebilir. Bazı SLE’li çocuklar flöresan lamba, halojen lamba ya da
bilgisayar monitor kaynaklı UV ışınlara maruz kalınca bile problem
yaşayabilirler. Monitör kullanırken problem yaşayan çocuklar için UV filtreli
ekranlar daha kullanışlıdır.
Çocuk aşılanabilir
mi?
SLE’li bir çocukta
enfeksiyon riski artmıştır ve enfeksiyonların aşılanmayla önlenmesi çok
önemlidir. Eğer mümkünse çocuk düzenli aşı şemasını takip etmelidir. Ancak bazı
istisnalar söz konusudur:
· Şiddetli ve aktif
hastalığı olan çocuklar hiçbir şekilde aşılanmamalıdır.
· Bağışıklık
baskılayıcı ilaç ve glukokortikosteroid alan çocuklara canlı virüs aşısı
yapılmamalıdır (ör: kızamık, kabakulak, kızamıkçık, oral polio ve suçiçeği aşısı).
· Bağışıklık
baskılayıcı ilaç tedavisi gören çocuğun yaşadığı evdeki aile bireylerinden
birinin dahi oral polio ile aşılanması sakıncalıdır.
· Dalak fonksiyonu
azalmış çocuklarda pnömokok aşısı önerilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder